berlin film festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan ilk ve tek türk kadın oyuncu.
iş
mesut özil'e geldiğinde her türlü şakşakçılığı ve yardakçılığı yapan insanların konu bu muhteşem oyuncuya geldiğinde takındıkları tavır mide bulandırıcı. ki aynı durumu
fatih akın da yaşadı. zorunlu askerlik muhabbeti yüzünden türk vatandaşlığından feragat edip de aşık olduğu istanbul'a pasaport ve vizeyle gelen bu güzel adam ne yaptı?
"belki cüzdanımdaki türk vatandaşı kimliğimi alabilirler, fakat içimdeki istanbul aşkını hiç kimse alamaz" deyip de ayarın allah'ını verdi birilerine. anlayan kim ama?
bir sanatçıyı kimliiğinde yazan ülkenin buyruğuyla değerlendirmek budalalıktır. bu kadın muhteşem bir oyuncu. ki aldığı ödüllerle de bunu ıspatladı. ve adı "sibel.."
gegen die wand'taki oyunculuğu ile asla silinmeyecek bir yer etti zihnimde.
bir aralar porno filmlerde oynamış olması benim için hiçbir anlam ifade etmiyor. neticede bu da bir insan. iş kendi vatanımıza geldiğinde, "abi adam gidip kerhanedeki orospuyla evlenmiş, helal olsun" diyen samimiyetsizler, konu sibel'e geldiğinde nedense bir utanca bürünüp, bir garip ruh hali içerisine giriyorlar.
kendisine, duvara karşı'daki o muhteşem sibel sahnesi ile seslenmek istiyorum. hani, televizyonda sibel isimli bir haltercimiz halter kaldırışı yapmak üzereyken sibel kekilli'nin temennide bulunduğu gibi. samimiyetsiz olan herkese ve her şeye inat;
"hadi sibel!!"
***
buyurun bakam